Had, kısas ve ta’zir şeklinde tasnif edilen İslam ceza hukuku ilk ikisinin sınırlı olması ve cezalarının Şâri´ tarafından belirlenmesi sebebiyle fürû fıkhın ukûbât konularının kâhir ekseriyetini oluştururken, ta’zir çoğunlukla had cezaları içerisinde bir “bâb” veya “fasıl” altında çok kısa bir biçimde ele alınır. Kısas cezalarını bir tarafa bırakacak olursak fürû fıkıhta üzerinde en çok durulan ceza türü celde cezasıdır. Muhsan olmayanların zina etmesi durumunda yüz celde ve namusa iftira durumunda seksen celde ceza verilmesi Şâri’in hükmüdür. İçki içene verilecek olan ceza da sahâbiler tarafından seksen celde olarak belirlenmiştir. Doktrinde ta’zir ile ilgili en önemli tartışmalardan birisi ta’zirin miktarı ile ilgili olanıdır. Ta’zir suçuna özgü belli bir ceza olmamasına rağmen tarihte en fazla uygulanan ta’zir ceza türü de celde cezasıdır. Dahası bazı ta’zir tanımlarının celde cezası esas alınarak tanımlandığı görülmektedir. Bu makalede ta´zir cezası olarak verilecek olan celdenin azamî ve asgarî miktarı hakkında mezheplerin görüşlerine yer verilecek, mezhep içerisindeki tartışmalara temas edilip her mezhebin ana görüşü ortaya konulacaktır.